22.07.2023 - 28.07.2023

20.07.2023

Rusya’dan “Uzaklaşıp” Batı’ya “ Ağırlık Vererek ” Türkiye Neyi Hesaplıyor ?

Çinli Uzman Yang Fuxin Çin’in Ekonomi Günlüğü gazetesinde son dönemdeki Türk-Rus ilişkileri ile alakalı bir yazı yayınladı. Yazıda Türkiye’nin Batı’ya yaklaştığına dikkat çekti.

Ekonomi Günlüğü Gazetesi’nde yayınlanan Rusya’dan “Uzaklaşıp” Batı’ya “ Ağırlık Vererek ” Türkiye Neyi Hesaplıyor ?” başlıklı yazısında şu ifadelere yer verildi :

“Türkiye Dış Politikasını Batıya Doğru İlerletmeye Başladı

Türkiye'nin son günlerdeki diplomatik duruşu incelemeye değer bir hale geldi .Türkiye, Rusya-Ukrayna ihtilafındaki dengeli konumunu zayıflatmakla kalmayıp aynı zamanda Ukrayna bloğuna yaklaşmaya başladı. Görünen o ki Türkiye, Batı ile ilişkilerini onarmaya ve dış politikasını Batı’ya doğru ilerletmeye başladı.

Bu çıkarım , Türkiye'nin son dönemde sergilediği  iki tavırdan kaynaklanmaktadır. İlk olarak 8 Temmuz 2023'te Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky, Türkiye'yi ziyaret ettikten sonra Türkiye tarafından korunan "Azov Taburu"nun baş komutanlarını ülkesine geri getirdi. Bu Türkiye ile Rusya arasındaki esir mübadelesi anlaşmasına açıkça aykırıdır. Bu gelişme , Türkiye'nin dış propagandada uzun süredir devam ettirdiği tarafsızlık rolüne uymadığı gibi Türkiye'nin Rusya-Ukrayna ihtilafındaki arabulucu konumunu da ihlal etmektedir. Rusya-Ukrayna ihtilafının arabuluculuğu sürecinde  , Türkiye'nin en gurur verici diplomatik başarısı, Rusya ve Ukrayna arasında Karadeniz tahıl anlaşmasını imzalattırması  ve bu anlaşmayı birçok kez uzattırarak başarılı bir arabuluculuk yapmasıdır. Bu anlaşma , birçok Arap ülkesinin ve Afrika ülkesinin gıda sıkıntısını büyük ölçüde hafifletti. Türkiye'nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki itibarını büyük ölçüde artırarark Erdoğan'ın yeniden genel seçimleri kazanmasına yardımcı oldu.

Ancak Temmuz ayından bu yana Rusya, Karadeniz tahıl anlaşmasını tekrar uzatmayı defalarca reddetti.Anlaşmanın sona ereceği 17 Temmuz 2023 tarihinden önce anlaşma kapsamındaki tüm gemilerin Karadeniz'i terk etmesi konusunda ısrar etti. Bu durum şüphesiz Türkiye'nin arabulucu rolünü zayıflatmaktadır. Bunun üzerine Türkiye'yi ziyaret eden Zelenskiy'e Türkiye'nin komutanları "serbest bırakma hediyesi", daha çok Türk tarafının Rusya'ya karşı bir tavrı   niteliğindedir."Madem ki Rus tarafı, Türkiye'nin Karadeniz tahıl anlaşmasına arabuluculuğunu kabul etmiyor, o zaman Türkiye de daha önceden arabulucu olarak imzaladığı Rusya-Ukrayna esir mübadelesi anlaşmasını da rafa kaldırılabilir" imasında bulunmaktadır.

Türkiye'nin dış politikasının Batı’ya doğru kaydığının bir başka işareti de 12 Temmuz 2023’teki NATO Vilnius Zirvesi,  İsveç'te  Kur’an-ı Kerim’in

 yakılmasından kısa bir süre önce gerçekleşmesine  rağmen  Türkiye'nin İsveç'in NATO'ya katılmasına yeşil ışık yakmasıdır. Açıkçası, Türkiye'nin bu dönemde Batı'yı tercih etmesi, daha fazla çıkar elde etmesine yardımcı olacaktır. Nitekim Türkiye, İsveç'in "Nato’ya katılımına " ılımlı bakmasından  sonra Beyaz Saray, Türkiye'ye F-16 savaş uçakları satmaya devam etmek için kongre ile müzakere edeceğini açıkladı. Sadece bu da değil Türkiye'nin Ukrayna'nın "Nato’ya girmesi" konusundaki tutumu da tersine döndü: Erdoğan, Vilnius Zirvesinde Ukrayna'nın "NATO üyesi olması gerektiğini" açıkça belirtti. Ancak NATO ve AB ikili üyeliğine sahip ülkelere de Türkiye'nin AB’ye katılımının önünü açma çağrısında bulundu. Bunun üzerine Avrupa Konseyi Başkanı, AB'nin Türkiye ile olan yakın işbirliğini daha da  artıracaklarını belirtti.

“Türkiye Kendi Çıkarlarını Maksimize Etmeye Çalışıyor

İster Rusya'nın Karadeniz tahıl anlaşmasını uzatmayı reddetmesine cevaben "Azov Taburu" komutanlarını serbest bırakması olsun, isterse de  F-16 savaş uçakları ve Türkiye'nin "Avrupa Birliği'ne katılımı" için İsveç’in "Nato’ya  katılmasını" pazarlık kozu olarak kullanmak istemesi olsun, bu diplomatik "küçük hamleler" Türkiye'nin pragmatik ve fırsatçı dış politikasının belirgin örnekleridir. Son tahlilde, Türkiye'nin dış politikasının Batı’ya kaymasının temel nedeni, Türkiye'nin kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışmasıdır.

Türkiye'nin Rusya tarafına olan ağırlığını azalttığına" ve Ukrayna ile Batı Bloğu'na " ağırlık verdiğine" dair bariz işaretler olsa da Türkiye'nin bu uzayan çatışmada taraf seçeceği ve önceki dengeli konumundan vazgeçeceği sonucuna varmak için muhtemelen henüz çok erkendir.Türkiye'nin turizm sektörü büyük ölçüde Rusya'dan gelen turistlere dayanıyor. Bu yıl Ocak-Şubat döneminde 500 binden fazla Rus, Türkiye'ye seyahat etti ve bu Türkiye'ye gelen tüm yabancı turistlerin %13'ünü oluşturmaktadır. Bu yıl mayıs ayında Rusya, Türkiye'nin döviz rezervleri üzerindeki baskıyı hafifletmek için 4 milyar ABD doları tutarındaki doğal gaz ödemesini ertelemiştir. Türkiye'nin ilk nükleer santrali olan ve iki ülkenin ortaklaşa inşa ettiği Akkuyu Nükleer Santrali de bu yıl faaliyete geçecektir. Tüm bunlar  Türkiye'nin Rusya'ya tamamen "yüzünü çevirmeyeceğini" göstermektedir .Ankara'daki dış politika yapıcılarının ellerinde özel çıkar hesapları bulunmaktadır ve tüm değişkenler detaylı bir şekilde "hesaplanmaktadır ".Onların  pragmatizmi ve oportünizmi takip etme doğaları, bu dış politika dönüşümünde açık şekilde görünmektedir .

Ayrıntılı bilgi için tıklayınız.

http://intl.ce.cn/qqss/202307/20/t20230720_38638938.shtml

 

 


Bu sayfa Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü tarafından en son 09.08.2023 21:16:24 tarihinde güncellenmiştir.

HIZLI ERİŞİM