Editör: Arş. Gör. Gözde ÇAĞLAR
23 Ekim 2023 Ararat Mirzoyan’ın İran’daki açıklamaları 23 Ekim'de İran’ın daveti üzerine Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, Tahran'da dışişleri bakanlarının katıldığı bölgesel istişare platformu ("3+3") formatındaki toplantıya katıldı. Görüşmede Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan çok karmaşık ve bir geçmişi olan sorunların olduğunu ve bu sorunların mutlaka çözülmesi gerektiğini, aksi takdirde bölgenin sonsuza kadar geçmişte kalmaya mahkûm olacağını ifade etmiştir. Mirzoyan, mevcut sorunların çözülmesinin, kalkınmanın önemli bir garantisi olarak bölgede iş birliği ortamını sağlayabileceğini sözlerine ekledi. Mirzoyan, “Uluslararası hukukun belirlediği bölgesel bir arada yaşamanın kırmızı çizgilerine herkes tarafından saygı gösterilmediği takdirde geleceğe yönelik planların hayata geçirilmesinin mümkün olmayacaktır. Ayrıca hem eylemlerimizde hem de her birimizin söylemlerinde bu ilkelere bağlı kalmak önemlidir. Agresif ve tehditkar söylem koşullarında, iddialı bölgesel projelerin hayata geçirilmesine olanak sağlayacak olumlu bir atmosferin yaratılacağını hayal etmek zor. " diye vurguladı. Mirzoyan, Ermenistan'ın ekonomi, lojistik, enerji alanlarında bölgesel işbirliğine değer verdiğini belirtti. Sözlerine şu ifadeleri de ekledi: "Denize kıyısı olmayan bir devlet olan Ermenistan Cumhuriyeti, bölgedeki tüm altyapıların engellerinin kaldırılması ve daha da geliştirilmesiyle ilgilenmektedir. Devletlerin egemenlik ve yargı yetkisine saygı, karşılıklılık ve eşitlik ilkelerine dayanan Ermenistan Cumhuriyeti, bölgesel altyapı projelerinin bir parçası olmaya hazırdır. Bölgemizde ve Ermenistan'ın egemen toprakları da dahil olmak üzere Kuzey-Güney ve Doğu-Batı ulaşım yollarının kesişmesinin hepimiz için eşsiz bir "barış kavşağı" olabileceğine inanıyoruz.”. |
23 Ekim 2023 Ermenistan ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanları güncel bölgesel ve ikili gündem konularını görüştü 23 Ekim'de, Tahran'da düzenlenen bölgesel istişare platformu ("3+3") toplantısı kapsamında, Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ile Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın görüşmesi gerçekleşti. Güncel bölgesel ve ikili gündem konuları ele alındı. Daha önce varılan anlaşmaların uygulanmasına yönelik isteklilik yeniden teyit edildi. |
24 Ekim 2023 "3+3" bölgesel platformunun ikinci toplantısı sonucunda ortak bildiri kabul edildi 23 Ekim 2023’te İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan'ın daveti ve Ermenistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan'ın katılımıyla Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile "3+3" bölgesel platformunun ikinci toplantısı yapıldı. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, toplantı sonucunda ortak bir açıklamanın kabul edildiğini bildirdi: “Bakanların ;
|
25 Ekim 2023 The Wall Street Journal’ın Paşinyan röportajı The Wall Street Journal, Ermenistan Başbakanı Paşinyan ile bir röportaj gerçekleştirmiştir. Buradaki röportajda Paşinyan kendisine yöneltilen savaşın Ermenistan topraklarına yayılmasından mı korkuyorsunuz sorusuna Dağlık Karabağ ve Ermenistan birbirinden ayrı konular diyerek yanıt vermiştir. Azerbaycan'ın Ermenistan’ın 29.800 kilometrekarelik toprak bütünlüğünü, Ermenistan'ın ise Azerbaycan’In 86.600 kilometrekarelik bütünlüğünü tanıdığı tekrar ifade etmiştir. Sınırların sınırlandırılmasının 1991 Alma-Ata Deklarasyonu esas alınarak yapılması gerektiğini söylediğimizde, o dönemde mevcut olan devlet haritalarının alınması ve aslında yeniden yapılanmaya temel oluşturması gerektiğini kastediyoruz, dedi. Buna ek olarak Ermenistan ve Azerbaycan'ın kara ve demiryollarının birbirlerine ve uluslararası ticarete açılması da dahil olmak üzere bölgedeki iletişimin açılmasının egemenlik, yargı yetkisi, eşitlik ve karşılıklılık ilkeleri temelinde gerçekleşmesi gerektiğini belirten Paşinyan, bu ilkeler pratikte belirlenmiş olup, geriye bu belirlenen ilkelere dayalı bir barış antlaşması imzalayıp ilerlemek kalıyor diye vurguladı. Bu barış anlaşmasının da yakın gelecekte beklendiğini ifade etmiştir. Rusya ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ile ilgili de açıklama yapan Paşinyan; “Kolektif Güvenlik Anlaşması ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü Tüzüğü, bir üye devlete karşı saldırı meydana geldiğinde yapılması gerekenleri açıkça belirtmektedir. Anlatılanlar gerçekleşmedi ve elbette hem Ermeni hükümeti hem de Ermeni halkı açısından hayal kırıklığı yarattı. Ayrıca Rusya ile güvenlik alanında ikili bir anlaşmamız var ve o anlaşmada anlatılan eylemlerin de gerçekleşmemesi hem Hükümet hem de kamuoyu nezdinde çok ciddi soru işaretlerine yol açtı. Diğer ortaklarla ilişkilere gelince, bu durumların aslında bizi güvenlik sektöründe ilişkilerimizi çeşitlendirmemiz gerektiği kararına getirdiğini söylersem daha doğru ve dürüst olacağım. Ve şimdi bunu yapmaya çalışıyoruz.Güvenlik ilişkilerimizin düzenlenmesi derken, güvenlik ilişkilerinin düzenlenmesi, gidip başka yerlerden silah getirelim, komşu devletlerimize ateş edelim anlamına gelmiyor. Aynı güvenlik alanında doğru güvenlik ilişkilerini kurabilmek için komşularımızla da ilişkiler kurmalıyız. Bizim düşüncemiz sadece orduyla güvenliğin sağlanması değil, aynı zamanda bölgede barışın da sağlanmasıdır.” dediği görülmektedir. |
26 Ekim 2023 Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Tiflis Uluslararası Forumu'nda "Barışın Kavşağı" projesini ve ilkelerini sundu Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Tiflis'te düzenlenen "İpek Yolu" uluslararası konferansına katıldı. Etkinliğe Gürcistan Başbakanı Irakli Garibaşvili, Karadağ Başbakanı Dritan Abazoviç, Azerbaycan Başbakanı Ali Esedov ve diğer üst düzey yetkililer, uluslararası kuruluşların temsilcileri de katıldı. Paşinyan konuşmasında Ermenistan hükümetinin "Barış Kavşağı" projesini ve ilkelerini anlattı. Konuşmasında özellikle şunları belirttiği görülmektedir:" Hepimiz okul kitaplarından "İpek Yolu" tabirini biliyoruz. "İpek Yolu" terimi hepimizin zihninde refah, barış, kalkınma, işbirliği ile ilişkilendirilmiştir. Çünkü İpek Yolu birçok ülke ve yerleşim yerinden geçmiş ve bu yollar insani, kültürel, ekonomik ve siyasi bağlar oluşturmak için kullanılmıştır. O yollarda insanlar sadece eşya değil, hikâye, gelenek, görenek, bilgi, beceri de taşıyorlardı. Yol sadece ülkeleri ve şehirleri değil, insanları da birbirine bağlar ve bu nedenle yoğun, aktif bir yol işbirliğinin, barışın, başarının bir işaretiyse, kapalı yollar da sorunlara işaret eder. Bunu kendi örneğimizden biliyoruz. Dört komşumuzdan ikisinin yollarının açık olması, onlarla olan dostluğumuzun göstergesidir. İki komşumuzla yollarımızın kapalı olması ilişkideki karmaşıklığın çok açık bir kanıtıdır. Ama bugün zorlu ilişkilerimizi anlatmaya gelmedim ama yollar olmadan barışı inşa etmenin çok zor olacağını söylemek istiyorum. Bölgemizin yani Güney Kafkasya'nın barışa ihtiyacı olduğu açıktır. Peki barış nedir? Ülkelerin sınırları açık yaşadığı, aktif ekonomik, siyasi, kültürel ve insani bağlarla birbirine bağlı olduğu, tüm sorunları diplomatik ve diyalog yoluyla çözme konusunda deneyim ve gelenek biriktirdiği bir devlettir. Gerçek barış budur ve gördüğünüz gibi tüm bunlar yani açık sınırlar, ekonomik, siyasi, kültürel bağlar yollar olmadan mümkün değildir. Hükümetimizin "Barışın Kavşağı" projesini barış gündeminin önemli bir parçası olarak geliştirip sunmasının nedeni budur. Bu projenin temel anlamı, yolların, demiryollarının, boru hatlarının, kabloların, elektrik hatlarının onarılması, inşa edilmesi ve işletilmesi yoluyla Ermenistan, Türkiye, Azerbaycan ve İran İslam Cumhuriyeti arasındaki iletişimin geliştirilmesidir. Ermenistan'ın güneyi ve kuzeyinden geçen demiryolları ve doğu ile batıyı birbirine bağlayan pek çok otoyol otuz yıldır bölgesel olarak çalışmıyorken, bu yolların yeniden faaliyete geçirilmesi Hazar Denizi'ni Akdeniz'e bağlayan kısa ve etkili bir rota haline gelecektir. Aynı şekilde bu demiryolu ve otomobil bağlantıları, Gürcistan limanları da dahil olmak üzere Körfez'i Karadeniz'e bağlamanın etkili bir yolu haline gelebilir. Bu program bölgemizdeki tüm ülkelere çok büyük faydalar sağlayacak ve hükümetlerin, özel yatırımcıların dikkatini bu fırsata çekmek istiyorum. Aşağıdaki "Barış Kavşağı" ilkelerini vurgulamanın önemli olduğunu düşünüyorum. 1: Karayolları, demiryolları, havayolları, boru hatları, kablolar, enerji hatları da dahil olmak üzere tüm altyapı, içinden geçtikleri ülkelerin egemenliği ve yetkisi altında çalışır. 2 : Her ülke, kendi topraklarındaki sınır ve gümrük kontrolünü kendi devlet kurumları aracılığıyla uygular ve ayrıca malların, araçların ve insanların bu kurumlar üzerinden geçişi de dahil olmak üzere altyapı güvenliğini sağlar. 3: Belirlenen altyapı hem uluslararası hem de yurt içi taşımacılıkta kullanılabilir. 4: Bütün ülkeler birbirlerinin altyapılarını eşitlik ve karşılıklılık esasına göre kullanırlar. Sınır ve gümrük kontrol prosedürlerinde bazı basitleştirmeler eşitlik ve karşılıklılık esasına göre uygulanabilir. Ermenistan'ın bu ilkelere dayalı olarak tüm bölgesel iletişimleri açmaya veya yeniden açmaya, yeniden inşa etmeye ve kurmaya hazır olduğunu bir kez daha teyit etmek istiyorum. Yakın gelecekte bu projeyi bölgemizdeki ülkelerin hükümetlerine de resmi olarak sunacağız ve yatırımcıların da dahil olduğu ortak çabalarla bunu hayata geçirebileceğimizi umuyorum. Söylediğim gibi Barış İçin Kavşak barış gündeminin ayrılmaz bir parçasıdır. Şu anda Azerbaycan'la barış ve ilişkilerin çözümüne yönelik bir anlaşma taslağı üzerinde çalışıyoruz ve bu sürecin önümüzdeki aylarda başarıyla tamamlanacağını umuyorum. Azerbaycan'la üzerinde anlaşmaya vardığımız diğer iki önemli barış ilkesini de sunmayı gerekli görüyorum. - Ermenistan ve Azerbaycan, Ermenistan'ın topraklarının 29 bin 800 kilometrekare, Azerbaycan'ın topraklarının ise 86 bin 600 kilometrekare olduğu anlayışıyla karşılıklı olarak birbirlerinin toprak bütünlüğünü tanıyorlar. Bu kayıt, Ermenistan ve Azerbaycan'ın birbirlerinin toprak bütünlüğünü tanıdıklarına dair yaptıkları açıklamaların, karşı ülkenin toprak bütünlüğünü tanımakla uluslararası alanda tanınan topraklarının yalnızca bir kısmını kastettiğini söylemeye yer bırakmaması için yapıldı. - Bir sonraki prensip, Ermenistan ve Azerbaycan'ın sınır sınırlamasını 1991 Alma-Ata Deklarasyonu temelinde gerçekleştirme konusunda anlaşmaya varmasıdır. Alma-Ata'nın beyanının ana anlamı şudur: Sovyetler Birliği'nin varlığı sona eriyor ve Bildirge'yi imzalayan 12 cumhuriyet, aralarında Ermenistan ve Azerbaycan'ın da bulunduğu, birbirlerinin toprak bütünlüğünü, egemenliğini, mevcut yani idari sınırlarının ve dolayısıyla cumhuriyetler arasındaki mevcut idari sınırların dokunulmazlığını tanıyor. Dediğim gibi önümüzdeki aylarda Azerbaycan'la bu ilkelere dayalı bir Barış ve İlişkiler Anlaşması imzalamayı umuyoruz. Yakın gelecekte Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınırın üçüncü ülke vatandaşlarına ve diplomatik pasaport sahiplerine açılması yönünde gelişmelerin yaşanacağını ve bunun tüm bölgeye olumlu bir ivme getireceğini umuyorum. "Barış Kavşağı" konusuna dönecek olursak, bunun tamamen İpek Yolu mantığına dahil olduğunu ve Ermenistan topraklarındaki insanları, araçları, kargoları, boru hatlarını, kabloları, enerji hatlarını alıp güvenli bir şekilde taşımaktan mutluluk duyacağımızı belirtmeliyim. Ve son olarak "İpek Yolu" konferansına başarılar diliyor, verimli çalışmalar diliyorum." |
Bu sayfa Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü tarafından en son 29.10.2023 17:31:12 tarihinde güncellenmiştir.